Türkiye, Libya ile 27 Kasım 2019’da imzaladığı Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması ile, bölgede dışlanma ve yalnız bırakılma politikalarına karşı hukuki ve siyasi açıdan güçlü duruş sergiliyor.
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) Akdeniz’deki tek taraflı adımlarına cevap niteliği taşıyan anlaşma Türkiye’nin hukuki tezlerinin tamamına destek sağlıyor.
27 Kasım 2019’da imzalanan ve Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres tarafından BM Şartı’nın 102. maddesi gereğince onaylanan anlaşma, Libya’da kalıcı barış, istikrar ve güvenliğin sağlanmasına katkıda bulunma ve karşılıklı yarar temeline dayanarak iki ülkenin ilişkilerini geliştirme amacı taşıyor.
Odak noktası Libya ve Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki hak ve çıkarlarını korumak olan anlaşma, iki ülkeye de Akdeniz’de belirlenen sınırlar içinde doğal kaynaklarda hak talep etme imkanı tanıyor.
Anlaşma, Türkiye’nin, bölgede dışlanma ve yalnız bırakılma politikalarına karşı hukuki ve siyasi açıdan güçlü duruş niteliği taşıyor.
Her iki ülkenin Akdeniz’deki hakları konusunda hukuki ve meşru zemin elde ettiği anlaşmayla Libya, öncesine göre deniz alanı kazancı sağladı.
Doğu Akdeniz’de bulunan hidrokarbon kaynakları
Türkiye ile Libya arasında Ekim 2022’de yapılan hidrokarbon anlaşması, Türkiye’ye hem Libya’nın münhasır ekonomik bölgesinde hem de ana karasında hidrokarbon arama yetkisi veriyor.
Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanlarının Batı sınırlarını netleştirirken, iki ülkenin de haklarını ihlal edecek olası Yunanistan-Mısır ve Yunanistan-GKRY anlaşmalarının önüne geçti.
Doğu Akdeniz’de hidrokarbon kaynaklarının bulunması, Türkiye dışında Suriye, Lübnan, İsrail, Mısır, Libya, Yunanistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ve GKRY’nin deniz yetki alanlarının sınırlandırılması konusunda önem arz ediyor.
Anlaşma, GKRY’nin, 2003’te Mısır, 2007’de Lübnan, 2010’da da İsrail ile KKTC’yi düşünmeden ana kara gibi kendi çıkarları doğrultusunda yaptığı anlaşmaların aksine uluslararası hukuk, adalara ana karalardan daha az münhasır ekonomik bölge ve kıta sahanlığı veriyor.
“Bu mutabakat muhtırası net şekilde bundan sonraki süreçte de Türkiye’nin temel referans noktası olacak”
Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferhat Pirinççi, Türkiye ve Libya arasında imzalanan deniz yetki anlaşmasının iki ülke arasında yapılan anlaşmanın ötesinde etkiler ortaya çıkardığına dikkati çekti.
Anlaşmanın Türkiye’nin aksiyoner dış ve güvenlik politikasında önemli dönüm noktalarından birini teşkil etiğini dile getiren Pirinççi, “Bu sayede Türkiye, birden fazla amacına hizmet eden kazanımlar elde etti.” dedi.
Pirinççi, iki ülke arasında imzalanan anlaşmayla, Libya’daki ulusal mutabakat hükümetinin çok dar alanda kalan etkisinin muhafazası ve yeniden canlandırılmasının sağlandığını belirtti.
Anlaşmayla Türkiye’nin, Kuzey Afrika ve Doğu Akdeniz denkleminde etkili aktör olduğunu net şekilde bütün taraflara gösterdiğine işaret eden Pirinççi, “Libya ile imzalanan bu deniz yetki anlaşması ile beraber Türkiye özellikle Yunanistan’ın çeşitli aktörlerle oluşturmaya çalıştığı Türkiye karşıtı cepheyi yarma imkanı elde etti, dolayısıyla o karşı cephe çok ciddi bir şekilde sarsıldı.” diye konuştu.
Pirinççi, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki hak ve çıkarlarını açıkça ifade ettiğini vurgulayarak, “Türkiye net bir şekilde Doğu Akdeniz’deki egemenlik haklarının çerçevesini çizdi.” dedi.
Libya ile yapılan anlaşmanın bu çerçevenin oluşturulmasında çok kritik öneme sahip olduğunu kaydeden Pirinççi, “Bu mutabakat muhtırası net bir şekilde bundan sonraki süreçte de Türkiye’nin temel referans noktası olacak.” ifadesini kullandı.